Bebeklerimizin Genlerini Bozabilir miyiz?
Genlerimizi “başka bir ülkeye” çalışmaya giden bir aşçıbaşının yemek tarifleri kitapları gibi düşünün. Ne yemeği hazırlamak için, neler gerekli, hangi miktarda ne zaman katılacak, vb. Gibi ayrıntılar hep o tariflere göre yapılacak.
Ancak, “başka bir ülke örneği” vermemizin nedeni, diyelim ki aşçının elindeki tarifte gerekli olan bir malzeme o ülkede bulunamıyor. Ne olacak? O zaman o ülkenin şarttlarına göre tariflerde küçük değişiklikler yapmaya başlayacak aşçıbaşımız. Bu arada da tarif kitabını kenarlarına küçük küçük notlar almaya başlayacak. Örneğin, kimyon yazan her yerin üzerini çizip yanına yeni bahar yazacak. Bal bulamıyorsa, üzerini çiziyor reçel yazacak. Böylece yardımcıları aynı tariflere göre yemek yaparlarken uğraşmayacaklar, hazır önerilmiş değişikliklerle kolayca yemekleri hazırlayacaklar.
Bizim genetik şifrelerimiz de böyle tarif kitapları gibidir. Ortamda bulunan dış etkenlerin yokluğuna veya bolluğuna göre küçük düzenlemeler yaparlar. Tıpta bu düzenlemeler “DNA metilasyonu”, “histon modifikasyonu”, “non-coding RNA's”, “prionlar” olarak adlandırılıyorlar.
Buna “epigenetik” değişiklik deniyor.
Bu tarif kitaplarının yeniden yazılması sırasında, yukarıdaki kimyon örneğinde kimyonun üstü çizili iken yeni bahar kullanılacağı da yeni kitaplarda yerini alıyor. Yani kimyon varsa kimyon, yoksa yeni bahar... Bu aşamada kimyon temin edilebildiği sürece o tarifteki yemek kimyonlu yapılıyor. Bulunamazsa yeni bahar...
Tarif kitaplarından bakarak kendi notlarını alan yardımcı aşçılar bir süre sonra üstü çizili kimyonu zaten bulunmuyor, boşuna yazmayalım deyip, yazmamaya başlarlarsa, artık tarif tamamen değişmiş oluyor. Bu durumda artık “genetik” değişmiş oluyor.
Bunun günlük yaşamımızda ne anlamı var diyecek olursanız... Çok anlamı var...
Olumsuz anlamı şu: Yediklerimiz ve maruz kaldıklarımız, sadece bizim genetik şifremizi bozmakla kalmıyor, yavrularımızın, hatta onların yavrularının epigenetiğini de bozabiliyor. Çevremizi, gezegenimizi kirletirken, gelecek nesillerimizin genlerini de kirletiyor olmamız... Daha kötü haber olabilir mi?
İyi yöndeki anlamı da şu: Madem etkileyebilip bozabiliyoruz, o halde etkileyip düzeltebiliriz de... Bozulmuş genlerimizi, annelerimizden, belki anneannelerimizden gelen bozuklukları bile, onarma imkanımız var. Bundan daha iyi haber olabilir mi?
Nasıl mı? Önce farkındalık, sonra eğitim, sonra uygulama, en sonunda da alışkanlık haline getirme...