İnsülin kanda dolaşan şekerin hücre içerisine girmesini sağlayan bir hormondur. Sürekli yüksek şekeri hücrelere taşımaya çalışan insüline karşı en sonunda hücrelerdeki reseptörlerde insülin direnci gelişir. Kanda, vücutta, yağ dokusunda ve benzeri yerlerde bol miktarda şeker olmasına rağmen hücreler şeker yokluğu çekerler. Bu hücrelerdeki şeker yokluğu, daha çok insülin gerekliliği sinyalini ve bilgisini yayar. Buna cevap olarak daha çok insülin üretilir ve salınır. Böylece oluşan kısır döngüde daha yüksek düzeylerde insülin salgılanmasına rağmen hücrelerde reseptörlerde gelişen direnç nedeniyle hücrelerin şeker ihtiyacı yine çözülememiş olur. Hücrelerde şeker yokluğu sıkıntıları yaşanır.
Öte yandan, insülin yokluğunda hücreler şekeri kullanamadıkları için, kanda şeker düzeyleri sürekli yüksek olarak kalır. Bu yüksek şeker düzeyleri, ağır hasarlara yol açabilir. Örneğin sinir sisteminde, gözlerde, böbreklerde ve el ve ayaklarda ciddi hastalıklar oluşur.
Sorunlar bunlarla sınırlı kalmaz. Çünkü, insülinin şeker metabolizmasındaki rolünün dışında çok daha farklı yerlerde önemli rolleri vardır. Düzeyi çok artmış olan insülin, şeker konusundaki görevini yapamamakla birlikte bozulmuş bu ayar ve direnç nedeniyle diğer etki edeceği yerlerde yetersiz veya aşırı cevaplar oluşturur.
Bu rollerine örnek olarak şunları söyleyebiliriz:
Birçok enzim aktivitesi, kas yapımı, lipit sentezlerinin yönetimi, protein ve lipitlerin yıkımının düzenlenmesi, amino asitlerin ve potasyumun hücre içerisine alınması, sodyum atılmasının düzenlenmesi, öğrenme kapasitesi ve hafıza üzerindeki etkileri…
Bu nedenle insülin rezistansı, fonksiyonel tıp temelinden bakıldığında mutlaka tespit edilmesi ve düzeltilmesi gereken önemli ara kök nedenlerden birisidir. Tabii ki insülin direncinin neden olan asıl kök nedenin de bulunup ortadan kaldırılması gereklidir.
İnsülin kanda dolaşan şekerin hücre içerisine girmesini sağlayan bir hormondur. Sürekli yüksek şekeri hücrelere taşımaya çalışan insüline karşı en sonunda hücrelerdeki reseptörlerde insülin direnci gelişir. Kanda, vücutta, yağ dokusunda ve benzeri yerlerde bol miktarda şeker olmasına rağmen hücreler şeker yokluğu çekerler. Bu hücrelerdeki şeker yokluğu, daha çok insülin gerekliliği sinyalini ve bilgisini yayar. Buna cevap olarak daha çok insülin üretilir ve salınır. Böylece oluşan kısır döngüde daha yüksek düzeylerde insülin salgılanmasına rağmen hücrelerde reseptörlerde gelişen direnç nedeniyle hücrelerin şeker ihtiyacı yine çözülememiş olur. Hücrelerde şeker yokluğu sıkıntıları yaşanır.